Genel Cerrahi

Pankreasın Kistik Neoplazmaları

  • Prof.Dr.Suleyman Yedibela
  • Kasım 6, 2024
  • 0

Pankreasın kistik neoplazmaları, sıklığı yüzde 1 ile yüzde 15 arasında değişen heterojen bir değişiklik grubunu temsil eder. Bu nedenle pankreasın daha nadir neoplazmaları arasındadırlar. Daha yüksek tespit oranı, gelişmiş görüntüleme olanakları nedeniyle, son zamanlarda pankreasın kistik lezyonlarının oranı artmaktadır. Seröz ve duktal fenotip (Seröz Neoplazi, Intraduktal Papiller-Müsinöz Neoplazi ve Müsinöz-Kistik Neoplazi) arasındaki ayrım çok önemlidir.

Ana pankreas kanalının tutulumu büyük prognostik ve tedavi açısından öneme sahiptir. Tüm kistik pankreas lezyonlarının yaklaşık yüzde 30’unun psödokist olduğu, yani neoplastik (kanser) olmadığı ve genellikle pankreatit ile ilişkili olduğu da not edilmelidir.

Klinik Tezahür

Kistik pankreas neoplazisi olan birçok hastada spesifik olmayan semptomlar vardır. Akut veya kronik pankreatit öyküsü veya risk faktörleri yoksa pankreas psödokistini kistik neoplazmdan ayırt etmek zor olabilir.

Ek olarak, kistik bir neoplazi aynı zamanda bir kanal tıkanıklığına, bazen de müsinöz materyal ile tıkanma nedeniyle akut pankreatite yol açabilir. Semptomlar üst karın ağrısından kilo kaybına, sarılık (sarılık), yağlı dışkı, yeni diyabet ve akut pankreatite kadar uzanır. Endosonografi, BT ve MRG kullanılarak çeşitli kistik lezyonlar arasındaki ayırıcı tanı her zaman net değildir.

Kistik pankreas lezyonlarının sınıflandırılması

IPMN ilk olarak 1982’de tanımlanmıştır ve son yıllarda özellikle gelişmiş radyolojik ve endosonografik görüntüleme seçenekleri nedeniyle klinik önemi artmıştır. Pankreasın müsinöz lezyonlarının tanı ve tedavisi için uluslararası fikir birliği kılavuzları en son 2012’de güncellenmiştir. Tablo 2’de listelenen diğer pankreas kistik neoplazmalarının aksine, IPMN bir kanal bağlantısına sahiptir. Bunlar gerçek anlamda kist değildir, ancak pankreas ana kanalından (“ana kanal” olarak adlandırılır; MD-IPMN), yan kanallardan (“dal kanalı”; BD-IPMN) veya her ikisinden biri olan kistik şişliklerdir. karışık (“karışık tip”).

IPMN’nin klinik sınıflandırması:
MD-IPMN (etkilenen ana kanal): kistik tümör ve ana pankreas kanalının > 10 mm çapında genişlemesi
BD-IPMN (etkilenen yan kanallar): Pankreatik kanalın yan kanal ile iletişim halinde olduğu yan kanallar alanında kistik tümör, ana pankreas kanalı çapı < 6 mm

IPMN’nin kist içeriği, pankreas enzimleri ve tümör belirteci markerler, CEA (= karsino-embriyonik antijen) açısından zengindir. BD-IMPN’de yaklaşık %6-46 oranında, MD-IPMN’de ise yaklaşık %70 oranında olarak, MD-IPMN bu anlamda önemli ölçüde daha yüksek olan bir malign potansiyele sahiptir. IPMN, MCNde olduğu gibi, progresyonu benign, "sınırda", in situ karsinomlardan ve son olarak invaziv adenom-karsinom dizisini takip ederek ilerleyebilir. Halihazırda kötü huylu tümörlerin ve invaziv karsinomların oranı MD-IPMNde özellikle yüksektir ve bu sebepten dolayı, operasyon için herhangi bir kontrendikasyon yoksa cerrahi rezeksiyon, belli kriterler doğrultusunda her zaman ön plandadır.

BD-IPMN tanısı, malignite potansiyelini değerlendirmek ve tedavi için önerilerde bulunmak açısından büyük bir zorluk teşkil eder. Akut pankreatit, sarılık, kilo kaybı, sırt ağrısı, yağlı dışkı veya yeni ortaya çıkan veya kötüleşen diyabet bulguları mevcut ise, zaten invaziv bir pankreas karsinomunun şüphesi söz konusudur. Sendai kriterleri, dejenerasyon riskini tahmin etmek için kullanılır ve bu nedenle rezeksiyon kriterlerini temsil eder, ancak lezyonun boyutu tek başına malignite için bir (prediktif) faktör değildir. Tüm BD-IPMN’lerin %40 kadarı pankreasta multiloküler büyüme gösterir. Sendai kriterleri, hem ileri tanı gerektiren hem de cerrahi rezeksiyona işaret eden risk faktörlerini içerir.